AŞIK MAHZUNI ŞERIF
Asıl adı Şerif Cırık olan Mahzuni Şerif, 17 Kasım 1939'da Kahramanmaraş'ın Afşin ilçesinin Berçenek köyünde dünyaya geldi. Soyu Horasan'dan Tunceli'ye göçen Ağuiçen aşiretine dayanmaktadır.[1] Babasının adı Zeynel, annesinin adı Döndü'dür. "Şerif" adı, kendisi doğmadan önce ölen amcasının adına ithafen verilmiştir. Yazdığı bir dörtlükte doğum tarihi ve soyu hakkında şunları dile getirmiştir:[2]
"Tevellüdüm merak ise miladî otuz dokuz Kasımın on yedisinde Zeynel babadan geldim. Döndü anaya rahmolmuş, ehlibeyt meftunuyuz Ben faninin acısına, seyrü sefadan geldim"
Alembey köyündeki Lütfi Mehmet Efendi Medresesinde Kur'an eğitimi alırken köylerine ilkokulun yapılmasıyla medrese eğitimini bırakarak ilkokula başladı.[3] 1955 yılında, sonradan Ankara'ya nakledilen Mersin Astsubay Okuluna kaydoldu ve 1959'da okulu bitirerek ordonat tekniker sınıfına ayrılarak Ankara Ordonat Tekniker Okulunda eğitim almaya başladı. Burada okurken yapılan bir arama sonucu çantasında Alevi-Bektaşi ozanlarının şathiyye ve şiirleri ile ilgili kitaplar çıkmasıyla okuldan atıldı ve bir daha geri dönemedi.[4] 1961'da Kuleli Askerî Lisesi'ne gitti fakat maddi zorluklardan ötürü eğitimini yarıda bıraktı. Mahzuni Şerif, ilk evliliğini dayısının kızı Emine ile imam nikâhı olarak gerçekleştirmiştir ve bu evlilikten Züleyha adından bir kızı olmuştur. Ozan, eşinden mektup yoluyla boşanmıştır. İkinci evliliğini İtalyan asıllı Sovina (Suna) ile yapmıştır ve bu evlilikten Ferhat, Şirin ve Emrah adlarında üç çocuğu olmuştur. Suna'nın evi terk etmesinden sonra ozan üçüncü evliliğini Gaziantep'te bir ilkokul öğretmeni olan Fatma Hanım ile yapmıştır ve bu evlilikten Derya, Ali, Şeyda ve Yetiş adlarında dört çocuğu olmuştur. 2001 yılının başlarında rahatsızlanarak, kalp ve solunum yetmezliği nedeniyle yoğun bakım altına alındı. Mayıs ayında taburcu edildi. Ancak evli, sekiz çocuk, dört torun sahibi olan Mahzuni Şerif 17 Mayıs 2002 tarihinde Köln, Almanya'da öldü. Vefat ettiğinde, Devlet Güvenlik Mahkemesindeki davası henüz sonuçlanmamıştı. Mezarı Hacı Bektaş Veli Külliyesi'nin yakınındaki Çilehane adı verilen yerdedir.
İşte Gidiyorum Çeşm-i Siyahım
İşte Gidiyorum Çeşm-i Siyahım Gel Gizli Gizli
İnce İnce Bir Kar Yağar Dostum Dostum Zalimin Zulmi Varsa Nem Kaldı Merdo
Seher Vakti Evinize Dumanlı Dumanlı Oy Bizim Eller Boşu Boşuna Karlar Yağdı Yollarıma Mevlam Gül Diyerek İki Göz Vermiş Halim Yaman Böyle

''İşte gidiyorum çeşm-i siyahım
Önümüze dağlar sıralansa da
Sermayem derdimdir servetim ahım
Karardıkça bahtım karalansa da...''
-Aşık Mahzuni Şerif